Sakarya Semt Pazarında Güzellik

Aslında hepimizin Bodrum hikayesi birazcık birbirine benziyor. Özellikle de doğma-büyüme büyük şehirli olup, günün birinde Bodrum’da yaşamanın hayalini kuranların. Bodrum tatillerinin son gününde ondan ayrılmak istememek; daha tayyare kalktığında Bodrum’u özlemeye sakarya escort adım atmak bilinmez kaç yaz, şu şekilde Bodrum Kalesi’ne karşı kadeh kaldırıp, içerisinden “bir gün burada yaşayacağım” diye kendine laf vermek gibi sahnelerle başlıyor. Sizin gene uzaklardan yazdığınız gibi, bazılarımız Bodrum’a taşınabilecek kadar “şanslı”. Şans diyorsunuz ama; taşınmak pek talih işi de değil, basit da değil aslında. Bu zamana kadar hayatımız bildiğimiz her şeyi; birçoğumuz işimizi gücümüzü, her birimiz tüm arkadaş nüfusumuzu, senelerce evimiz bildiğimiz bölgeleri bırakıp geldik buraya. Bodrum’un “başka” bir yer bulunduğunu hissedip, Sakarya bir yaşam kurmaya. Başlarda herkes birazcık zorlandık. Hep tatile geldiğimiz o cıvıl cıvıl, kıpır kıpır Bodrum; Bodrum’un bir yüzü. Yaz sezonu kapanıp, bu zamana kadar içerisinde olduğumuz tatilciler topluluğu gitmeye başladıkça, bizim de içimizden bir şey gitti; bilinmeyene doğru bir telaş geldi. Kış gelirken, yani tam şeklinde de bu zamanlarda; Bodrum yavaş yavaş ıssızlaşmaya başladı. Gerçekten geldiği vakit ise, burada yaz-kış oturanlar da evlerine mi kapanmaya başladı ne, etrafta kimseler kalmadı. Akşamları, yazın yaya trafiği tıkanan o çarşının ışıkları kapandı. Gecenin geç saatlerinde o ıssız, karanlık sokaklarda yürümeye ürkmüştüm mesela. Mesela, şu an oturduğum siteye ilk taşındığımda, yalnızca kedilerin yaşamış olduğu bir site olmasından şüphelenmiştim. Neyse ki yedi gün sonra bir derbi maçı oldu da, birileri “GOOOL” diye bağırdı da, diye sevindim! 30 senelik sakarya escort bayan çetin savaşımızın sonunda, kış denen mevsimle Bodrum’da barıştım. Şömine başı rakılarıyla, içerisinden soba geçen yerlerin, “biz bize” muhabbetlerin sıcaklığıyla tanıştım. Sokaklarda, kocaman koylarda tek başıma olunca tedirgin olacağıma, “Bodrum bana kaldı!” diye şımardım. Hep İstanbul’dan gelip Bodrum’u değiştiren, burada büyük kent yaşamı yaşayanlar ve yaşatanlardan bahsediyorsunuz ya. Kendi adıma, tam tersine, Bodrum’un beni değiştirmesine izin vermeye çalıştım; zira buraya esasen tam anlamıyla o yüzden taşınmamış mıydım? Tatilciyken Bodrum’un koylarına aşıktım; köylerine aşık oldum. Tadını, hatta ismini bilmediğim şeylere balıklama atladım. Kısa vakit içinde, yediğim içtiğim şeyden, sabah uyandığım saate kadar bir sürü alışkanlığımın benden gizli saklı devrilmesine şaşırdım. Bodrum seni sen farkına bile varmadan değiştiriyor adapazarı escort ya; uzun yıllardan beri İstanbul gürültüsünde sesimi duyurmaya çalıştığım için olsa gerek, oldukça yüksek sesle konuşuyormuşum mesela. Bodrum’un kış sakinliğinde yaşayınca, bir baktım daha alçak sesle konuşmaya başlamışım. İstanbul’da hep sesim kısılırdı benim, artık kısılmıyor; galiba konuşmayı bile Bodrum’a gelince öğrendim! Sonra, her yere koşturmaya alışmışız ya, hep oldukça süratli yürürdüm mesela. Yürürken insanları sollardım; süratli geçince etrafımdakileri gözden kaçırırdım. Bir de, İstanbullu olmanın gerektirdiği şekilde, aşağı yukarı 2 dakikada 1 saate bakardım. Nihayet, reel bir Bodrumlu gibi, ben de her yere minimum otuz dakika geç kalmaya başladım! Ve yolda hız yapan, kornaya basan birini gördüğümde, sanki uzun yıllardan beri tabii fonu trafik gürültüsü olan bir yerde güldüm. Kendi plakam hala 34 olsa da, birtakım 34 plakalılara “ne hayvanlar ne insanoğlu umurlarında!” escort sakarya diye söylenenler kervanına katıldım. Hayvanları hep severdim mesela, fakat sokak hayvanlarını benim sanmaya burada başladım. Ve Bodrum’da benim gibi, bizim gibi insanoğlu bulunduğunu ayrım ettikçe duygusallaştım. Bodrum’da yaşamanın yalnızca doğayı değil; her şeyden ilkin yaşamayı seven insanların işi olduğuna inandım. Karşılaştığım insanların hikayelerini daha fazla sorar oldum. Bazen Bodrum’un onları iyi mi değiştirdiğine, birtakım durumlarda onlara esin verme şekline fanatik kaldım. Hani “Bodrum’da iş arıyorum” diyorsunuz ya, Bodrum size aramadığınız şeyleri getiriyor aslında. Buraya gelip bahçıvan olan komşum da var; nihayet hobisine vakit ayıracak bir yaşam temposu yakalayıp marangoz çıkan da. Bodrum hep sanatçılara esin vermiş ya; taş, cam, ahşap boyamaya başlayan, müziğe dönen, yazan çizen insan nüfusu harika. Ben de, mesleğim olduğu için değil, ilk kez kendim için yazmaya başladım Bodrum’da. Blog oldu; yalnızca Bodrum değil, “bir Bodrum’a taşınma hikayesi” olsun isteyen, uzaklardan bir sürü hoş insan okudu. Onlar mesaj kutumu teşekkürlerle doldurdu; benden daha kıdemli olanlar zorlandığım yerde yardımcı oldu. Bodrum’a aşık birinin her tatile geldiği vakit “tatilci” gibi değil, “Bodrumlu” gibi yaşamaya çalmış olduğu bir oyundu; büyüdü, diğer bir şey oldu; hepimizin oldu. Çünkü hepimizin hikayesinde, metnin başlangıcında anlattığım benzer telaşlar, bizlere kocaman gelen ufak Bodrum mutlulukları var. Hikayelerimizi çarpıştırdığımızda bir sürü ortak nokta çıktı; birtakım durumlarda de bambaşka tecrübelerden gözlerimiz kamaştı. Büyük şehirliliğimizle dalga geçtiğimiz anlar, çalışmadığımız yerden soran sınavlar, ve dönerek dolaşıp “iyi ki Bodrum’a taşınmışım!” dediğimiz anılar; Bodrum’da yaşadığım bu ilk sene süresince hep dilime dolandı, gülümsetti, “işte bu tarz şeyleri bahsetmek lazım” dedirtti. Sonra, Bodrum’un en yenilerinden bana adapazarı escort beraber bir imalathane çalışması yapmayı öneri ettiğinde, aklıma hepimizin hikayelerini bir araya toplamak geldi. İstiyorum ki, hep beraber o anların en değerlilerini bulalım; oturalım hep beraber kendi Bodrum hikayelerimizi yazalım. Sadece biz taze Bodrumluların değil, kıdemli Bodrumluların hikayelerinden de esin alalım. Daha ilk yazıda size uzun bir masadan bahsetmiştim ve gelin, yerimiz var demiştim ya; o masaya nihayet oturuyoruz galiba. Şimdi bu yazıyı okuyunca sizde de bir kıpırtı olduysa, 29-30 Ekim hafta sonu kesinlikle beklerim; tanışalım, kaynaşalım, hikayelerimizi birleştirelim. Hikayem sel felaketiyle başlasa da, aslında escort bayan ilk kıştan yana ben birazcık şanslıydım galiba. Kıdemli Bodrumlular hep geçen kışın Bodrum normallerine göre oldukça ılık geçtiğini söylediler. Hava, tam da ekim dolaylarında, gündüz evden mayolarla çıkıp, gece uzun kollulara döndüğümüz, ve bu gündüz-gece farkından kaynaklı Bodrum acemileri olarak sıklıkla yataklara düştüğümüz kıvamda olsa da; bizim açımızdan yaz kasım sonuna, hatta İstanbul’a ilk karın düşmüş olduğu ve ayazının Bodrum’a geldiği aralık ayına kadar uzadı aslında. Yazı uzattıkça uzattığım, inatla denizden çıkmadığım bu zamanlarda, “Bodrum’da yaşadıkça kışını yazından daha fazla seviyor olacaksın” diyenlere burun kıvırmakla meşguldüm aynı zamanda. Hikayenin sonundaysa kıdemli Bodrumlular gene ve gene haklı çıktı, buraya kocaman harflerle “Bodrum’un kışı daha güzel” yazdım. Ve dün itibarıyla ayrım ettim ki, en sevilmiş olduğu aylar eylül-ekim olan Bodrumlular kervanına katılmışım! Siz de tatilci kalabalığının cayır cayır yakan güneşle birleştiği yaz günleri boyunca, tam şuraya gidelim-buraya gidelim heveslerine kapılacakken, “aslında onu eylül-ekim gibi yapmak lazım” cümlesiyle şu şekilde bir duranlardansanız; gözümüz aydın, sezonu açmaya hazırız! Her vakit olduğu gibi gezilecek oldukça yer, bizlere kalmış bir sürü escort serdivan koy, yakın mesafe Muğla cennetlerine yapılacak hafta sonu çıkartmaları var. Geçen kıştan edindiğim tecrübeye göre, Bodrum’un en ıskalamamamız ihtiyaç duyulan dönemleri bu zamanlar!

Bir yanıt yazın

beylikdüzü escort