Soylu, muhalefeti ve LGBTİ+’ları hedef aldı:  Madem aynı cinslerin evliliğini istiyorsun, kendi evinden başla

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, muhalefeti ve LGBTİ+’ları, “Bu milletin huzuruyla, ailesiyle, aile yapısıyla ne uğraşıyorsun ya? Kendi evinden başla. Madem aynı cinslerin evliliğini istiyorsun, kendi evinden başla. Bu milletin başına niye musallat oluyorsun. Müslümanlığımıza, inancımıza, değerlerimize, milliyetimize, geleneğimize niye musallat oluyorsun ya? Madem bu işe meraklısın. Hadi belediyeleri yapsalardı ya. Öyle fırsat vermeyiz. Biz gideceğiz. Bu LGBT’ciler gelecek. Aynı cinslerin evlenmesini isteyenler gelecek. Tövbe estağfurullah ya.” laflarıyla hedef aldı. 

Soylu, AKP Bayrampaşa teşkilatının sahur programına katıldı.  Soylu, “En oldukça ikinci kullanılan yer baktık ki neresi? metruk binalar. 124 bin metruk bina belirlenmesi yaptık tüm Türkiye’de. Bunun 95 binini yıktık. 15 bin de rehabilite yaptık. 14 bininde felaket ve rehabilitasyon işlemleri devam ediyor ve yüzde 34 oranında olan mevcut binalarda kullanma payı şu anda yüzde 20’ler seviyesine düştü. Yine tüm bunlarla metruk binaları basıyoruz. Annelerle ilgileniyoruz. Baktık ki otomobillerde kullanmaya başladılar. Akşam üstleri ve geceleri bu sote denilen yerlerin tamamına polis devriyeleri çıkardık. Arabalarda da bu işin kullanılmasının engellenmesini ortaya koymaya çalıştık. Bütün bunlarla beraber kökünü kurutma operasyonlarını başlattık. Başka bir şey daha yaptık. İstanbul’da yalnızca 32 mahallede alan kapattık. Dedik ki herhalde bu mahalle başkaldırı edecek. Mahalleli geldi ‘Allah sizden razı olsun. Sakın buradan ayrılmayın. Çünkü biz bu adamlardan yıldık bu tarz şeyleri fakat siz yıldırırsınız’ dedi. Nerede bulursa tepesine bindiğimiz bir tabloyu hep beraber ortaya koyduk. Yıl 2016, 15 Temmuz’da 36 bin şahıs vardı cezaevinde. Bugün 126 bini aştı. Bulduğumuza operasyonu yapıyor ve içeri tıkıyoruz.” diye konuştu.

Bağımlılıkla mücadelede Avrupa’nın ve Amerika’nın sınıfta kaldığını dile getiren Soylu, şu şekilde devam etti:

“Almanya Sağlık Bakanı belli bir oranda eroinin, esrarın ve öteki uyuşturucu maddelerin kullanabilmesine izin veriyor. Şırıngayı ücretsiz veriyorlar. Narkoz shoplar açıyorlar. Yani gidip alışveriş yapıyorsun, oturuyorsun ve orada bir miktar içiyorsun. Ben Hollanda’ya gittim oradaki İçişleri Bakanı’nı ziyarete. Yolda baktım adamlar içiyorlar. Kimse de ses çıkarmıyor. Teslim olmuşlar engelleyemiyorlar zira fakat büyük mal operasyonları yapıyorlar. Kanun çıktı şu şekilde söylüyor; artık hakim 48 saat içerisinde resen tedavi programını başlatabilecek. Bu oldukça mühim bir şeydir. İki, bilhassa dünyadan Avrupa’dan ve Batı’dan tarafımıza sevk edilen kimyasal uyuşturucularla alakalı metamfetamin, captagon, bunun yanı sıra ekstazi türü kimyasal sentetiklerle alakalı alt taban 10 yıldan ceza tabanı 15 yıla çıktı. En mühim meselelerden biri cezaevlerinde, uyuşturucudan 126 bin şahıs yatıyor. En oldukça yatan uyuşturucu. Cezaevinde rehabilitasyona başlıyoruz. Bu da inkilap gibi bir karardır. Bazı cezaevleri sırf bu işin rehabilitasyonu için yapılacak.”

“Uyuşturucu satanı gördüğünüz anda bacaklarını kırın’ demişim, bu fena bir şey mi?”

Soylu şu ifadeleri kullandı:

“Biz terörle savaşım ettik, etkin olduk mu? Burada bir imza atıyoruz. Cumhurbaşkanı’mızın liderliğinde, dünya teslim olmuşken bu uyuşturucunun kökünü kazımak bizim bu millete namus borcumuzdur. Hiç acımayız. Eskiden okulların önünde uyuşturucu satıcıları vardı. Ölümün 941 olduğu gün bunu söyledim. Çünkü derdimizi herkesle paylaşmak lazım. Onlar parayı nereden buluyorlar? Ya satacak. Ya annesinden, babasından isteyecek ya da çalacak. Beni kınadılar. Ben ne demişim? ‘Okulların önünde çocuklarımıza uyuşturucu satanı gördüğünüz anda bacaklarını kırın’ demişim. Bu fena bir şey mi? Bu mücadeleyi dünyada en kuvvetli yürüten ülkeyiz. Biz Müslümanız. Biz büyük bir medeniyetin evladıyız. Biz çocuklarımızı uyuşturucuya, batının uyguladığı bir sipariş giderme taktiğine kaybettirmeyiz. Bu kadar basit.” ifadelerini kullandı.

Diyarbakır’da meydana getirilen 50. kökünü kurutma operasyonuna katıldığını ve bundan sonra yapılacak olanlara da katılacağını belirten Soylu, cuma günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘a cumartesi gecesi Bayrampaşa’da sahur programına katılacağını dediğini aktardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bayrampaşalılara selamlarını ve Kadir Gecesi tebriklerini ileten İçişleri Bakanı Soylu, 1950 yılındaki genel seçimlerde ‘açık oy, gizli saklı tasnif’ yapıldığı bilgisini vererek şunları söyledi:

“Tam 21 senedir AK Parti ve bu kadrolar Türkiye’de büyük bir devrimin dibine imza atıyorlar. Atmamış olsaydınız bir fiskeyle, hani bazı durumlarda Amerikan büyükelçileri çıkıyor, sözler söylüyor. Hükümetin kimyası bozuluyor idi. Öyle değil mi? Hükümetin kim? Yani şimdi Amerikan Büyükelçiliğini boş verin Amerikan Başkanını kimse sallamıyor Türkiye’de. AK Parti Türkiye’yi o noktaya getirdi. Dertleri tam bu. Birçok badirelerden geçildi. 27 Nisan’da denediler. Muhtara verince karşısına kim bilir demokrasi tarihimizin en kimlikli çıkışı ortaya konuldu. Gezi vakalarında 3,5-4’tü faiz? Ne dediler? İşte İstanbul Havalimanı’nı yapmayın. Niye? Çünkü dünyanın en büyük istasyonlarından birisi olacak. Orta Doğu, Afrika, Avrupa dünyanın en mühim istasyonlarından birisi olacak. Avrupa’nın pabucu dama atılacak, yapmayın. Kime söyletiyorlar bunu? Bu ülkede yetişen evlatlarımıza. Doğru mu? İki, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü yapmayın. Niye yapmayacağız? Çünkü tırlarımız, kamyonlarımız şehrin dışından geçerse ticaretimizi daha huzurlu bir halde yapabiliriz. Üçüncü köprüye ihtiyacımız var. İstanbul sıkışmış. Yaptık mı? İstanbul Havalimanı’nı yaptık mı? Yaptık.”

-En mühim meselelerden biri enerjidir”

“Eğer tam bağımsız olmak istiyorsanız en mühim meselelerden biri enerjidir. Türkiye bir nükleer santrale başlayacak. Mersin’de nükleer santral yapılacak. Tayyip Erdoğan kararını vermiş, imzasını atmış. Size muhtıra veriyoruz diyor, yapmayın. Niçin? Elimizi elin adamına açacağız da onun için. Ama onlar tabii bu milletin oldukça çalmış olduğu ve duasının verimli bulunduğunu bilmediği için. Sakarya’da gaz sahasından tabii gaz çıkacağını da hesap etmediler. Hesap etselerdi bir ihtimal oranın kazılmasını engellerlerdi. Aynı zamanda bir yandan terörü fişekledikleri için. Gabar’ın terörden temizleneceğini hesap edip orada Bayrampaşa’da oturan Esma Çevik kızımızın isminin verildiği o kuyulardan petrol fışkıracağını ve hem de kaliteli petrol. Öyle işlenen rafineri petrol değil yani. Koy çalışsın. Bu kadar kaliteli bir petrol çıkacağını hesap edemediler. Hesap etselerdi ABD bir halde o tezgahı da bir halde öteki bir noktaya evirmek isteyebilirdi. Şimdi Avrasya’ya itiraz ettiler. Peki Avrasya bugün çalışıyor mu? Marmaray’a itiraz ettiler. Bugün çalışıyor mu? Kuzey Marmara yoluna itiraz ettiler. Su havzaları ormanlar diye hepiniz hatırlıyorsunuz. Peki çalışıyor mu? Hepsi çalışıyor. Buna ne denilir biliyor musun? Oh denir.” 

“Herkes ne diyor, yaparsa reis yapar diyor”

“Bütün bu altyapıyı gerçekleştirdik. Bölünmüş yollarından, otobanlara, otoyollara kadar. Diğer yüklere kadar bunun yanı sıra tünellere kadar. Bütün bu altyapıyı gerçekleştirdik. 81 ilde üniversitelerine kadar 56 ildeki havalimanlarına kadar Türkiye bambaşka bir tablonun içerisine girdi. Neye karşın Gezi vakalarına rağmen. Neye rağmen? 17-25 Aralık’ta tekrardan bir imtihanla yüz yüze kalmamıza rağmen. Neye rağmen? 6-8 Ekim vakalarında ülkemizin bir bölümünü tarumar etmelerine karşın şimdi diyoruz ya işte örneğin zelzele konutları var doğru mu? Yapılıyor. Kimse Kılıçdaroğlu yapar diyor mu? Kimse diyor mu? Kimse Tayyip Erdoğan yapması imkansız diyor mu peki? Hayır. Herkes ne diyor? Yaparsa reis yapar diyor.

“Kılıçdaroğlu diyor ki ‘İktidarı değiştireceğiz’, ya ulus seni değiştirecek bilincinde değilsin”

Sonra kalkmış Kılıçdaroğlu diyor ki iktidarı değiştireceğiz. Ya ulus seni değiştirecek bilincinde değilsin. Bazıları son olarak öğrenir ya başına geleceği, zannediyorum o son olarak öğrenenlerden birisi olacak kendisinin değişeceğini. 14 Mayıs akşamı o vakit da oturur mutfakta videosunu çekmeye devam eder. Olur mu? Çok büyük, oldukça büyük başarıların Türkiye’nin altyapısını o denli güçlendirdiniz ki bir fiskeyle, Türkiye’nin yıkılamayacağını tüm dünyaya kabul ettirdiniz. Altyapılarıyla bugün ATAK helikopteri yapıyor muyuz? Bugün İHA-SİHA yapıyor muyuz? Bugün terörle mücadelede başarımızın en mühim nedenlerinden biri hepiniz söylüyordunuz, ‘Ya bu evlatları askere gönderiyoruz 20 yaşlarında bunların ellerine silahı veriyorsunuz. Bunları Doğu ve Güneydoğu’ya terörle mücadeleye gönderiyorsunuz. Bu işin profesyoneli yok mu?’ diye. Bu meseleyi de Tayyip Erdoğan değiştirmiştir. Askerde profesyonelliğe geçmeyi, jandarmada profesyonelliğe geçmeyi, şimdi 2 bin metreden istediğini, attığını vurabilen kuvvetli bir ekibe sahibiz. Hem İHA’larımız var hem SİHA’larımız var, Kızıl Elma’larımız var, hem de ustalaşmış kahramanlarımız var.” 

Soylu, Kato Dağı’nda Aydoğan Aydın ile olan anısını şu şekilde aktardı:

“Kato Dağı’na çıkmıştık. O vakit Kato Dağı’nda teröristler vardı. Aydoğan Aydın Paşa vardı. Allah rahmet eylesin. Onunla beraber çıktığımızda dediler ki gitmeyelim, çıkmayalım. Çıktık. Kahraman Murat Paşa var şimdi. Adana Bölge Komutanı. O vakit Beytüşşebap’ın alay komutanıydı oraya çıktık. ‘Biz bu tarz şeyleri buradan söküp atacağız’ dedik. Bugün Karabağ’da bir tek terörist yok. Ay yıldızlı bayrak nazlı nazlı dalgalanıyor. Tendürek Dağı’nda terörist yok. Cudi Dağı’nda, Gabar’da Allah’a hamdolsun. Bugün çoğu alan tertemiz, burada söylüyoruz. Türkiye Yüzyılı ne demektir biliyor musunuz? Başlamadan ilkin Allah’ın izniyle o dağlarda bir tek terörist kalmamasını temin etmek demektir. Bugün 88 terörist var. 3 binden geliyoruz 15 Temmuz’dan sonra. Bir gün Tunceli’ye gittik. Güvenlik toplantısına. 6 sene oluyor. O vakit yollar kesiliyor. Tunceli-Pülümür yolu işlemiyor. Kesiyorlar tırı yakıyorlar. ‘Yani biz buranın hakimiyiz’ demek istiyorlar. Alıyorlar insanları sorguluyorlar. Aynısı Çaldıran yolunda var. Aynısı Diyarbakır-Lice-Bingöl yolunda var. Biz de içimize dert ediyor. Kalktık gittik. Konuştuk. Bir terör toplantısı yaptık. Değerlendirmeleri yaptık. Kafamı kaldırdım. Bugünkü Genelkurmay Başkanımız Yaşar Güler Paşa o gün oldukça etkin bir askerdir. Jandarma Genel Komutanı dedim ki ‘Paşam dedim biz bu Tunceli-Pülümür yoluna gidelim’ dedim. Herkes bu erkek kafayı mı yedi diye baktı. Dediler ki ‘Efendim helikopter kalkmaz oraya’ ‘Helikopterle gitmeyeceğiz, yurttaş gibi’ dedi. ‘Biz oraya gidemeyiz, önlem almadık’ dediler. Dedim ki şayet bu ülkenin İçişleri Bakanı, bu ülkenin bir yoluna gidemiyorsa bu gidemiyorsa bu ülkede İçişleri Bakanlığı yapmasın. Bu kadar açık.

Yolu baştan aşağıya bir gezdik. En ortasına geldik. Tekrar geri döndük. Orada Reşat Paşamızla komutanlarımızla oturduk ne yapabiliriz diye düşündük. Tunceli’den Pürümür’e kadar o vadinin tüm her tarafını 23 kuleyle donattık. 3,5 ayda kuleleri bitirdik. O gün bugündür Tunceli-Pülümür yolundan hepimiz serbest ve hür bir halde geçiyor. Geçen ay etkisiz hale getirdiklerimizle beraber Tunceli’de terörist kalmadı. Orayı da temizlemiş olduk. Bugün Tunceli’de gezim var, eğitim var, sıhhat var, huzur var ve yalnızca PKK değil, DHKP-C, TKP/ML hepsini tasfiye ettik. Şimdi Munzur’un tepesiyle Erzincan arasında 3 terörist var. Onları yakalayacağız ya da teslim olacaklar.

Bütün bu teknolojiler vasıtası ile İHA-SİHA’yı çıkardık. Üstlerini orayı da takip ettik. Dedim ki seneler ilkin ‘Şimdi bunlar İHA’ları SİHA’ları bilmiyor ya. Göreceksiniz bunlara adım attırmayacağız’ dedim. Benle PKK’cılar ve bu CHP’lilerin mühim bir kısmı o devre dalga geçti. Bu ne anlamış olur bu işlerden diye. Bugün kaçacak delik arıyorlar. Hadi gezsinler dışarı çıkanı tepeliyoruz.” 

“Biz gideceğiz, bu LGBT’ciler gelecek”

Bugün Ayasofya’da yalnızca namaz kılınmadığını söyleyen Soylu, şu değerlendirmede bulundu:

“Cumhurbaşkanı’mız Recep Tayyip Erdoğan’ın vasıtası ile biz Ayasofya’da yalnızca namaz kılmıyoruz. İnsanlar yakarma etmiyor. Dünyaya bayrak çektik biz Ayasofya ile. Siz ne yaptınız? Tayyip Erdoğan ne yaptığını biliyor. Bunlar hayal edemeyeceğimiz gelişmelerdi. Herkesin birbirine sus, sakın bu tarz şeyleri konferans söylediği gelişmelerdi. Araba üreteceğiz biz. Araba üretecek kim varsa, adamı kafasından ters çevirirlerdi Türkiye’de. Bugün Kılıçdaroğlu diyor ki ‘geziyor, bürokrasi yapıyorlar TOGG’larla beraber.’ Kılıçdaroğlu sana söylüyorum, biz bu tarzı bu milletimizin o yüksek ferasetiyle o denli kuvvetli kazanacağız ki bu ulus Kemal’e de bay bay diyecek. Bize gitsinler diyorlar. Biz gideceğiz de kim gelecek? Aile yapımızı bozmak isteyen her belediyede acaba bir LGBT bürosu kursak da bu milletin aile yapısını bozsak diye gayret harcayan ve bilhassa LGBT’ye karşı yapılacak her şeye iktidara gelince yasak edileceklerini anlatım eden ya o vakit ilk ilkin kendi evinden başla kardeşim. Bu milletin huzuruyla, ailesiyle, aile yapısıyla ne uğraşıyorsun ya? Kendi evinden başla. Madem aynı cinslerin evliliğini istiyorsun, kendi evinden başla. Bu milletin başına niye musallat oluyorsun. Müslümanlığımıza, inancımıza, değerlerimize, milliyetimize, geleneğimize niye musallat oluyorsun ya? Madem bu işe meraklısın. Hadi belediyeleri yapsalardı ya. Öyle fırsat vermeyiz. Biz gideceğiz. Bu LGBT’ciler gelecek. Aynı cinslerin evlenmesini isteyenler gelecek. Tövbe estağfurullah ya.”

“Topunuz bir araya geldiniz Çanakkale’yi geçemediniz”

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, şunları kaydetti:

“Diyarbakır Anneleri, HDP’yi seçime sokmadılar”

“Size bir şey söyleyeyim. Diyarbakır Anneleri HDP’yi kapattı Allah’ın izniyle. Anayasa Mahkemesinin alacağı kararını hiç bir hükmü yoktur. Anayasa Mahkemesi’nden ilkin Diyarbakır anneleri oturdular, HDP binasının önünde HDP’yi seçime sokmadılar. Şimdi ne yapacak? Diyor ki tutsakları diyor, esir kimmiş? Apo tutsakmış, Selo tutsakmış öyle mi? Doğru mu? PKK’cılar tutsakmış, ne yapacaklar? Serbest bırakacaklar. Nereyi serbest bırakacaklar başka? 15 Temmuz darbesini yapanları serbest bırakacaklar. Yetmedi. İki yıldan beri her yeri dolaşıyorlar. yani darbeyi yapanları tekrardan devletin içerisine getirecekler. Planları belli bu talimatları kim veriyor? Beraber oturdukları büyükelçiler veriyor. Önlerinde bağdaş kuruyorlar. Ellerini bağlıyorlar ve bu talimatları alıyorlar. Ben söylüyorum. Cevap da veremiyorlar. Ya diyorum ki sen bu adamını gönderdin bu büyükelçiyi. Adam şunu söyledi. Madde madde sıraladım. Diyemiyor ki ben göndermedim. Ben göndermedim dese. Nelerin çıkacağını biliyordu onun için.

“Bunlar müstemleke valisi olmak istiyorlar”

Bunlar Türkiye’yi pazarlamaya çıkmışlar. Bunlar Cumhurbaşkanı olmak istemiyorlar. Bunlar müstemleke valisi olmak istiyorlar, bu kadar basit. Bunların hürriyetten, bağımsızlıktan her birinin hiç bir nasibi olmadığı bu süreç içerisinde oldukça net anlaşıldı. Bir tanesi de diyor ki ben diyor o altın masa var ya hani birbirlerine yumruk attılar, kavga ettiler, masa öbür tarafa indi. Aday izahat yaparken yüzü öyle bir olmuş ki çarşamba pazarına dönmüş. Öyle denmez mi? Peki ne diyor? Diyor ki seçimin sonuna kadar dondurdum diyor problemleri. Çünkü seçimin sonundan sonra kavgaya devam edecek. Sonra iyi mi güya hükümet olacaklar. At pazarlığı yapacaklar. Ben söylüyorum. Dünyada beraber olduğu her insana kazık atmıştır, herkesi satmıştır. Ben iyi tanırım diyorum. Bana inanmıyorlar. Sonra başlarına gelince diyorlar ki Süleyman Soylu haklıymış. İyi tanıyormuş diyorlar.

Türkiye’de demokrasinin ne olduğunu, özgürlüğün ne işe yaradığını insanların eşit vatandaşın ne işe yaradığını Tayyip Erdoğan tüm dünyaya ve bu millete, bu ülkeye etrafımızda tüm coğrafyaya göstermiştir. Sizin ortaya koyduğunuz iradelerle tüm bu badirelere rağmen. Kılıçdaroğlu çıkıyor ne diyor? Şehir hastaneleri israf yapmayın. Ne oldu? Hep beraber salgını gördük mü? Görmedik mi? Gördük değil mi? Salgında o bahsettikleri, büyüttükleri ABD var ya Avrupa. Hastanelerine insan alamadı yaşlılarını ölüme terk ettiler. Bizim polisimiz, jandarmamız öğretmenimiz, imamımız Allah razı olsun. Devlet görevlilerimiz yaşlılarımızın vefa gruplarıyla beraber evlerine gittiler. Maaşlarını götürdüler. Bakkal alışverişlerini yaptılar. Eczane alışverişlerini yaptılar. Ne gereksinimleri var ise gördüler, görmeye devam ediyorlar. O kadar basit. Onlar hastanelerde ölüleri paket yapmış olup morglara koydular. Tayyip Erdoğan’ın yapmış olduğu beş senelik hastanelerde ulus Allah bu devletten ve Tayyip Erdoğan’dan razı olsun.

Siz 21. yüzyılın başlangıcında büyük bir mukaveleye imza attınız. Mukavelenin mühim kısmı gönlünüzdeydi. Tayyip Erdoğan ile bir mukaveleye imza attınız. İlk 2002 diye çıkılmış olduğu vakit hedef 2023 denildiğinde ulus burun kıvırmıştı. Olur mu diyorlardı. Türkiye güçlendi. 2053 yılına 50 senelik bir hedef konuldu. Yetmedi. Türkiye birazcık daha güçlendi. 2071’e 70 senelik bir hedef konuldu. Yetmedi şimdi üzerimizde büyük bir repertuvar var. Gelecek nesillerimiz ecdadımızın bizlere bıraktığı emanetle beraber tüm dünyaya medeniyetimizi nakşedecekleri Türkiye yüzyılını gergef gibi işlemek bizim sorumluluğumuzdur.” (AA)

 

Bir yanıt yazın

beylikdüzü escort